Bremen
Bu sefer yolumuzu masallara konu olan Hansa Birliği şehri Bremen'e çevirdik. Aylardan Ağustos sonu idi. Swissotel'i tercih ettik, hem merkez tren istasyonuna hem de şehir merkezine yürüme mesafesinde. Şehir içi ulaşım kullanacaksanız otel günlük toplu taşıma bileti veriyor aklınızda olsun.
Otelden çıkıp şehre indiğimiz her gün bu nefis manzaralı değirmen ile selamlaştık. Hatta ilk gün kafe olarak işletilen değirmende ilk ayakbastı kahve ve pastamızı hüplettik. Vaktiyle bu değirmenden altı tane varmış fakat savaşın acı yüzü, kala kala bir tane kalmış o da Cafe olmuş. Önden arkadan sağdan soldan fotolarını akış içinde paylaşacağım.
Kaffemühle /Mühle am Wall |
Bremen Mızıkacıları |
Marktplatz |
Roland Heykeli |
Marktplatz'daki meşhur Roland Heykeli. 1404 yılında Almanya'nın ticaret ve hukuk alanındaki özgürlüğünü temsilen tasarlanan heykel adaletin koruyucusu, adaletin kılıcı olan Durendort'u elinde tutuyor. Diğer elinde kartal motifli kalkan var. Heykelin yüzü St.Petri katedraline, sırtı ticaret odasına dönük. Sol yanında ise sivil otoriteyi temsil eden kent meclisi var. 2004 yılından beridir de UNESCO tarafından koruma altına alınmış.
Merak edenlere Bremen'in en eski restoranı 1405 yılından beri hizmet veren Bremer Ratskeller. Bremen Mızıkacıları heykelinin hemen yanında, biz kapıdan girip içeri bakıp bir iki foto çekip merakımızı giderdik. Almanya'yı sevsem de geleneksel yemekleri ile aram pek yoktur. Hem daha gezecek çok yer var.
Schnoor |
Bremen'e esas gelme sebebim Schnoor. Mini mini masaldan fırlamış evler ve sokaklar. Sokağa girince Grimm Kardeşlerin masallarında yaşıyormuş gibi oluyor insan. Bremen'in en eski bölgesi. Orijinal halleri le korunmuş kumaş dükkanları, sanat galerileri, kafeler, restoranlar. İsimleri ve tabelaları da bir o kadar güzel.
Schnoor daha önce balıkçıların ve denizcilik ile uğraşanların oturduğu bir yerken şimdi bambaşka dünyaya götürüyor insanı gezerken.
Schnoor'da yüze yakın 15.yy'dan 19.yy'a kadar yapılmış sıra sıra bu evler Wesser nehri kenarına kurulmuş. Schnoor ismi Schnur'dan yani sicim (ip)'den geliyor. İp gibi sıralandıkları için.
Bazı sokaklar o kadar dar ki, ancak tek sıra halinde yürümek mümkün.
Schnoor yazılı kaynaklarda ilk defa Fransizkan manastırı ile bağlantılı olarak geçmekte. 14. yy'da Aziz Johann kilisesi buna dahil olmuş. Günümüzde hala Schnoor'un önemli bir yapısı olarak ve Schnoor'un küçük Vatikan'ı olarak görülmektedir.
Schnoor'da sevimli bir pastane |
yok yok bira değil, elma soda karışımı, Apfelschorle |
Tabelaya dikkat Rapunzel |
Schnoor sokakları fotoğraflamakla bitmez. Biz gezimize Böttcherstrasse ile devam edelim. Toplam 100 metreden ibaret 1934 yılında yapılmış, iki bina arası dizilmiş 30 adet dışı mavi içi altın kaplama porselen çandan oluşuyor. Her gün saat 12-18 arası saat başı sevilen halk müzikleri çalıyor. 2.Dünya savaşında zarar gören çanlar 1954 yılında yeniden kuruldu. İlk çanlara karşılık şimdi beyaz çanlar yapılmış.
Yanındaki kulede bir panel var. Çanlar çalarken kulenin içinde dönen 10 tane panel 10 tane ünlü denizci ve havacıyı tasvir etmektedir.
Bötcherstrasse'de sanat galerileri, cafe ve restoranlar var. Bir de harika şeker kokuları gelen Bremen'in meşhur şekerci dükkanı var.
St.Petri Dom |
St. Petri Dom |
St.Petri Katedralinin kubbesine çıkıp şehre tepeden bakmak istedik.
Bremen Belediye Binası, inci gibi işlenmiş tadilatta olduğu için ancak bu kadar |
Bremen Merkez Tren İstasyonu |