 |
Füssen |
Füssen
/ Münih
Romantik yolun sonu ve Kral Ludwig'in hazinedeki tüm
parayı harcayarak yaptırdığı, Disney dünyasına ilham kaynağı
olan Neuschwanstein Şatosunu ne zamandır oğlumla görmek istiyorduk. Paskalya
tatilini fırsat bilip Münih'e aldığımız biletlerimizle gittik.
Uçaktan inince havaalanı tren istasyonundan Münih Hauptbahnhof'a
geçip ordan tren saatimizi beklerken kahve ve pastalarımızı götürdük. En ucuza nasıl gidilir diye araştırırken Bayern
bölgesinde aldığınız bilet ile gün boyu şehir içi ve dışı
ücretsiz ulaşım sağlandığını öğrenip biz de aynı yöntemi
kullanalım dedik. Biz iki kişi Münih havaalanından Füssen'e
kadar 28 Euro'ya seyahat ettik. 2 saate yakın sürüyor. Mesafe çok
uzak olmasada köyler birbirine çok yakın ve tren çok sık
duruyor. Manzara inanılmaz baka baka giderken saatin nasıl
geçtiğini insan anlamıyor.
İstasyona
vardığımızda yürüyerek otelimize ulaştık. Yalnız belirtmeden
geçemeyeceğim, Füssen diğer Alman şehirlerine göre hem
konaklama, hem yeme içme, hem alışveriş için pahalı. Yaz ayları nasıldır
bilmiyorum ama nisan ayında akşam saat 18'den sonra açık hiç bir
yer kalmıyor. Bu tip küçük yerlerde oteli seçerken alt katında
restaurantı olmasına dikkat ediyorum, zira aç kalma ihtimali yüksek. Buna rağmen bir akşam kimse gelmeyince restaurantı kapamışlar, "bizi aç bırakmayacaksınız herhalde" dedim ve mutfaktan peynir ekmek sosis tabağı hazırlayıp verdiler bizde odada yedik. Cuma akşamları
şehir daha hareketli.
 |
Neuschwanstein |
Asıl
amacımız Hohenschwangau Kalesi ve Neuschwanstein Şatosu olduğundan
gitmeden evvel internetten giriş biletlerimizi almıştım.
Almanların harika ulaşım ağı ile şehir içi otobüsüne binip
10 dakikada Schwangau bölgesine vardık. Bilet ofisinde internetten
bilet alanlara ayrılmış yerlerden bileti onaylatıp rehberli
gezimizin saatini kaçırmamak için hızlıca Hohenschwangau'a
çıktık. Bilmeyenler için söyleyeyim, Hohenschwangau bir tepede,
Neuschwanstein başka bir tepede. Arada ulaşımınızı sağlayacak
sadece 2-3 fayton var ama fayton kuyruğu beklerken giriş saatini
kaçırma ihtimaliniz çok yüksek. Tabana kuvvet, çok hızlı
hareket etmek gerekiyor. Araba ile gelseniz bile yukarı çıkışa
izin yok. Biz
Hohenschwangau turu biter bitmez saati kaçırmamak için karları
aşarak yokuş yukarı 40 dakikada dilimiz dışarıda hızlı
hızlı çıktık. Giriş saatinden
5 dakika önce vardık ve biraz soluklandık.
Bütün
odaları gezdirmeselerde görülmesi gereken yerleri gördük,
hayran olmamak mümkün değil. Her şey ismi gibi Kuğu'dan. Ludwig'in boyu 1.90 üzerinde olduğu için kapı
kollarını epey bir yukarıda yaptırmış, hemde kuğulu. Wagner ile olan yakın arkadaşlığının
etkileri şatoda var. Konserler veren Wagner için salon akustiği bile ayarlanmış. Boşuna masal şatosu demiyorlar
hak etmiş gerçekten.
 |
Hohenschwangau |
Hayran
hayran dışarı çıktık, önce yemek yedik sonra Kral Ludwig'in bu
büyük tutkuyla yaptırdığı şatoyu inşaat halinde izlemek için özel yaptırdığı ve annesinin ismini verdiği Marienbrücke'ye gittik.
Gerçektende Şatoyu en iyi gören nokta. Gidiş için orman içinden
devam ediliyor ve sizi yönlendiren tahta tabelalar var. yokuş aşağı kestirme yol bulduk ama inişimiz yerler buz olduğundan epey uzun sürdü.
O
kadar yorulmuşuz ki Wiesenkirche'yi görmek için taksiciyle
anlaştık, bizi götürüp bekledi ve sonra da otelimize bıraktı. Hem soğuk, hem kar, hem güneş hem
de o tepeden o tepeye tırmanmak bizi epey yordu doğrusu.
 |
Wiesenkirche |
İlk
gittiğimiz gün avuç içi kadar olan Füssen'i dolaştığımızdan rotamızı Münih'e çevirdik. Münih Teknik Üniversitesini
gezdikten sonra oradan yürüyerek Marienplatz'a geçtik. Marienplatz'a
varmadan Odeonplatz'da herkesin çimlere yayıldığını görünce
bizim neyimiz eksik dedik biz de sandviçlerimizi çimlerde yedik. Marienplatz'da biraz dolanıp Wörners'de kahvelerimizi içtik. Münih'i daha önce de gidip gezdiğimiz için çok geç olmadan Füssen'e geri döndük.
Ertesi gün geç gotik dönemin illüzyon
ressamlarının süslemiş olduğu kaleye bilet alıp içini gezip şehre
tepeden bakmaya gittik. Etrafta kuş sesleri ile dolaşıp kahve içip biraz alışveriş yaptık.
Füssen'e giderseniz Hohenschwangau'da hala sakladıkları, bozulmasın diye tuzladıkları ismini kraldan alan ekmek var, Ludwig. Füssen'deki tüm pastahanelerde satılıyor mutlaka tadına bakılmalı. İstanbul'da da Kral Ludwig diye satılıyor ama hiç alakası yok. Etkileyici diğer şey ise Kale ve Sarayı gezerken tablolardaki savaşı anlatan resimlerde kan olmaması. Eee romatik dönem olduğundan vahşet görüntülerinde kan yokmuş :))
Çok beğendim Neşecim..Resimler harika..
YanıtlaSilTeşekkür ederim
SilBayıldımmm... sıradaki yazını ve tabii ki resimlerini sabırsızlıkla bekliyorum... 😘
YanıtlaSil